Hürriyet Devrimi (2. Meşrutiyet)
ANSIKLOPEDI
4/18/20251 min read


23 Temmuz 1908 tarihinde II. Abdülhamid’in Kanun-i Esasi’yi yeniden yürürlüğe koymak zorunda kalmasıyla ilan edilen II. Meşrutiyet, Türk siyasal tarihinde “Hürriyet Devrimi” olarak nitelendirilen ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin entelektüel ve yapısal temellerini atan önemli bir dönüm noktasıdır. Bu devrim, başta İttihat ve Terakki Cemiyeti olmak üzere çeşitli aydın ve subay çevrelerinin öncülüğünde, anayasal düzene dönüş talebiyle gerçekleşmiştir. Siyasal katılımın genişlemesi, basın özgürlüğünün görece serbest bırakılması ve meclisli yönetim anlayışının yeniden canlandırılması, bu dönemin temel karakteristiklerindendir.
II. Meşrutiyet, Cumhuriyet rejiminin habercisi ve hazırlayıcısı olarak değerlendirilir. Mustafa Kemal Atatürk de bu dönemde ordu içinde görevli bir subay olarak siyasal gelişmeleri yakından izlemiş, hatta ilerleyen yıllarda İttihat ve Terakki çevresiyle düşünsel temaslarda bulunmuştur. Her ne kadar II. Meşrutiyet döneminde demokrasi kültürü tam anlamıyla kurumsallaşamamış olsa da, bu süreçte gelişen özgürlükçü fikir ortamı, halk egemenliği, hukuk devleti ve anayasal yönetim gibi kavramların yaygınlaşmasına katkı sağlamıştır.
Bununla birlikte II. Meşrutiyet, aynı zamanda siyasal istikrarsızlık, etnik gerilimler ve otorite boşluklarıyla da şekillenmiştir. 31 Mart Vakası (1909) gibi gerici kalkışmalar, meşrutiyet rejiminin halk nezdinde henüz yeterince kök salmadığını göstermiştir. Ancak bu tür gerileme girişimleri karşısında sergilenen kararlı tutumlar –örneğin Hareket Ordusu’nun İstanbul’a müdahalesi– ileride Cumhuriyet devrimlerinin temel taşı olacak kararlılığın da erken bir örneğidir.
Sonuç olarak Hürriyet Devrimi, yalnızca bir rejim değişikliği değil, modernleşme yolunda zihinsel bir dönüşüm sürecidir. Bu süreç, Kemalist inkılapların zeminini hazırlamış; ulusal egemenlik, laik hukuk ve halkçı yönetim ilkelerinin tarihsel arka planını oluşturmuştur.