Medeni Kanun
ANSIKLOPEDI
4/20/20251 min read


Türk Medeni Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin toplumsal yapısını çağdaş ve laik bir zemine oturtma iradesinin en somut göstergelerinden biridir. 17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilen bu kanun, yalnızca bir hukuk metni değil, aynı zamanda kadının toplum içindeki statüsünü dönüştüren, aile yapısını eşitlik temelli yeniden düzenleyen ve bireysel hakları güvence altına alan bir devrimdir. Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen bu köklü reform, İsviçre Medeni Kanunu esas alınarak hazırlanmış ve Cumhuriyet'in laikleşme sürecinin mihenk taşlarından biri olmuştur.
Osmanlı döneminde şer’i hukuk kurallarıyla düzenlenen aile ve miras gibi temel konular, Medeni Kanun ile birlikte laik hukuk düzenine teslim edilmiştir. Bu, din temelli toplumsal ilişkilerden, akıl ve eşitlik temelli bir düzene geçişin simgesidir. Kanunun kabulüyle birlikte kadın ve erkek, hukuk önünde eşit yurttaşlar olarak tanımlanmış; çok eşlilik yasaklanmış, tek taraflı boşanma hakkı kaldırılmış ve kadınlara miras, velayet ve nafaka gibi haklar tanınmıştır.
Mahmut Esat Bozkurt’un öncülüğünde hazırlanan Medeni Kanun, Atatürk devrimlerinin ruhuna uygun olarak, bireyi kul statüsünden yurttaş statüsüne yükselten bir düzenlemedir. Bu yönüyle kanun, sadece kadınların değil, tüm toplumun medeni anlamda özgürleşmesini sağlamıştır. Aynı zamanda hukuk sistemimizin Batı normlarına entegrasyonunun da başlangıcı olmuştur.
Sonuç olarak Medeni Kanun, Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaşlaşma projesinin temel yapı taşlarından biridir. Hukukun üstünlüğü, laiklik ve toplumsal eşitlik ilkeleriyle yoğrulmuş bu yasa, Atatürkçü düşüncenin hayata geçirilmiş en somut tezahürlerinden biri olarak bugün hâlâ önemini korumaktadır. Onun korunması ve geliştirilmesi, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmanın bir gereğidir.